Tükendi
Stok AlarmıHâkim parti, belirli bir dönem boyunca adil ve eşit yapılan seçimlerde rakipleri ile giriştiği mücadeleleri üst üste büyük fark atarak kazanan, yasama organındaki sandalyelerin çoğunluğuna sahip olan parti anlamına gelir. Toparlayıcı ve dönüştürücü bir aktöre yönelik toplumsal ihtiyacın arttığı bağlamlarda ortaya çıkan hâkim partiler, neredeyse bir nesil boyunca ülkelerinin politik atmosferini belirleyip ülkelerini kritik eşiklerden geçirerek, içinde bulundukları toplumların siyasi tarihine damga vurmuşlardır. Hâkim parti olgusunun kökenleri her siyasi toplumda ve konjonktürde farklılık gösterir. Bu husustan hareketle, elinizdeki kitap öncelikle hâkim parti konusunda İsveç, Tayvan, İtalya, Meksika, Rusya ve Japonya gibi çeşitli ülkelerden örnekler sunarak, muhtelif hâkim parti sistemlerini ve onları üreten koşulları analiz etmektedir.
Türkiye’nin ilk ve tek hâkim partisi olarak Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye siyasi tarihine damga vurmuş, bir neslin ideoloji, tutum ve davranışlarını etkilemiş, girdiği her seçimde oylarını artırmış, kendisine en yakın muhalif partiyle kıyaslandığında iki katı kadar fazla oy almış, tüm kurumlarıyla toplumsal ve siyasal dokuya nüfuz etmiş, muhalifler de dâhil bütün toplumsal kesimler nezdinde etkinliğini ve gücünü kanıtlamıştır. Bu kitap, Türkiye’nin AK Parti ile yaşadığı hâkim parti deneyiminin dünyadaki diğer hâkim parti tecrübeleriyle benzeştiği ve farklılaştığı yanları ve Türkiye’nin özgün koşulları içinde AK Parti’nin uzun yıllar boyunca hâkimiyetini koruyabilmesinin nedenlerini irdeleyerek, ülkemizdeki sosyal bilimler disiplininde bakir bir inceleme alanı olan hâkim parti olgusunu çeşitli boyutlarıyla çözümlemektedir. Ayrıca AK Parti’nin hâkim parti olarak yönlendirdiği ekonomik, siyasal, kültürel ve önemlisi yapısal değişimler değerlendirilmektedir. Nihayetinde elinizdeki çalışma, Türk siyasi tarihinde radikal bir kırılmaya ve paradigma değişimine tekabül eden köklü bir yapı olan AK Parti’nin Türkiye’deki ilk ve tek hâkim partisi olmasının ardında yatan dinamikleri ve etmenleri irdeleyerek, 21. Yüzyılda Türkiye’nin kadim geçmişi ile geleceği arasında nasıl bir kilit rol oynadığını ortaya sermeyi amaçlamaktadır.