Enformasyonun serbest akışı ve haberin kolay ulaşılabilir hale gelmesiyle doruğa ulaşan liberal söylemin aksine modern dünyada araştırmacı gazeteciliğe ve araştırmacı gazetecilere duyulan ihtiyaç artıyor. Bu ihtiyaç üç asırlık geçmişiyle *kamu adına hükümetlerin denetlenmesi* şeklinde tarif edilen gazeteciye atfedilen rolün günümüzde ulus ötesi nitelik kazanan hükümet dışı organizasyonları da içine alacak şekilde genişlemesinden kaynaklanıyor.
Dolayısıyla yirmi birinci yüzyılın şafağında küresel ölçekte ilişki ağlarını genişleten hükümet dışı organizasyonların denetlenebilmesi ancak gazeteciliğin de küresel kamunun çıkarlarını gözetecek şekilde icrasını gerektiriyor. Sözgelimi yirminci yüzyılın hemen başında Upton Sinclair’ın ortaya çıkardığı yerel bir mesele olan Chicago mezbahalarındaki sağlıksız koşulları gözler önüne seren araştırmacı gazetecilik deneyimi, Julian Assange’ın *Wikileaks İfşaatları* ve Edward Snowden’in *NSA İfşaatları* ile etkisi küresel düzlemde hissedilen yeni bir tür araştırmacı gazetecilik deneyimine bırakıyor.
Kitap; her ikisi de meslekten gazeteci olmayan Assange ve Snowden’in sahip olduğu vicdani sorumluluğu araştırmacı gazeteciliğin başlangıçtan itibaren değişmeyen doğasına bağlayarak bizlere aktarıyor. Böylece araştırmacı gazeteciliğin kamu yararına taşıması gereken vicdani sorumluluğu dünden bugüne örneklendirmekle kalmıyor, titiz bir çalışmayla hükümetlerin ya da hükümet dışı organizasyonların denetlenebilmesi için başlangıç noktası olarak bizlere yeniden hatırlatıyor.