Hakikati arama yolculuğunda bu sefer motorunu Balkanlar’a süren yazarımız, okuyucularına felsefî sorgulamalarla beraber entelektüel kapıları aralarken seyahati boyunca yaşananları da eğlenceli bir dille anlatıyor. Bu ilginç ve merak uyandıran kitap, yazarının Balkanlar`da geçen bir seyahat sırasında yaşadığı deneyimleri ve felsefî sorgulamalarını içeriyor. Heterodoks İslam’ın günümüzdeki temsilcisi Alevi-Bektaşi düşüncesinin kökenlerini, Pisagor ve Platon gibi düşünürlerle olan ilişkisini ve Alevilik ile Bektaşilik arasındaki farklılıkları sorgulayan yazar, Mısır tanrısı Thoth`un bu inançlarla bağlantısını da araştırıyor. Ayrıca Spinoza`nın panteizmi ile Hallacı Mansur`un Enel Hak inancının aynı olup olmadığını, Luvilerin bu konuyla olan ilişkisini ele alıyor. Kitap aynı zamanda Kabala`nın anlattıklarını, Şeyh Bedreddin`in beslendiği kaynakları sorguluyor. Kitap, okuyucuları felsefî düşüncelerle birlikte derin ve ilgi çekici bir yolculuğa çıkarırken geçmişten günümüze uzanan farklı inanç sistemleri ve düşünceler arasında ilginç bağlantılar kurmaya davet ediyor. “…Sibyl rahibeleri, yaratan ile yaratılanın birliğine inanıyorlar. Bu inancı daha önce Seyit Ali Sultan Tekkesi`nde, Alevi-Bektaşi inancında ve Şeyh Bedreddin`in düşüncelerinde görmüştük. Bu düşünceler, M.S. 1300 ve 1400`lü yıllara aitti. Ancak, Sibyl rahibeleri üzerinden Delfi`de rastladığımız bu düşünce M.Ö. 600`lü yıllarda var olmuştur. Arada 2000 yıllık bir zaman dilimi bulunuyor. Sibyl rahibelerinden Şeyh Bedreddin’e bu inanış bozulmadan ve kaybolmadan nasıl aktarılmış olabilir? Aradaki 2000 yıllık zaman dilimine neler yaşandı?”