Topraktan yaratılmış olmak itibarıyla , kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğünün olamayacağını ve dolayısıyla insanların eşit olduğunu öğreten en müessir ibadet hacdır. Haccın asıl hikmeti insana bu marifeti kazandırmasıdır. İnsan olmak bakımından kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur ve müktesep-mevhum kazanımlar bu hakikati değiştirmez! Bu nedenle hacılar dikişsiz elbise olan ihram giyer. İhram giymek, insanın dünyevi olan her şeyden uzaklaşmasını ifade ederken aynı zamanda kefen giymeyi de temsil eder. Bu, Sufilerin ‘yün elbise’ giymesiyle aynı çerçevede yorumlanabilir.
Yün elbise giyerken sufiler, bir elbise giymekten daha çok dünyevi olan libası çıkardıklarını düşünürler. Kabe’nin etrafında tavaf etmek ise insanın mevhum varlığından ve iddialarından arınmasını ifade eder. Elinizdeki kitap İbnü’l-Arabi’nin Fütuhat-ı Mekkiyye’sinin 5-6. cildinde yer alan 61-73. Kısım ile 72. bölümleri muhteva etmektedir. Kitapta İbnü’l-Arabi hacca ve umreye dair meseleleri fıkhi hükümleriyle birlikte ele alır, ardından bu hükümlerin hakiki yorumlarını yaparak bir Müslümanın hayatında haccın yerini izah eder.