Nazmi Bayrı’nın Güz Yüzü kitabında, insanın, doğanın yüzüne bakan ve gördüklerini dile getiren öyküler yer alıyor. Günlük yaşamın, insan ilişkilerinin yansımalarıyla karşılaştığımız öykülerde insan olmaya yönelik güçlü bir çağrıyı işitiriz. Bu bağlamda şehirden, doğadan kesitler ve izler taşıyan öyküler, bireyin kendisiyle ve başkalarıyla ilişkilerini, sorunlarını ele alırken insana, topluma yönelik eleştiriler ve sorgulamalar da ortaya koyar.
Doğaya bakarken insanı, insana bakarken doğayı gören ve varoluşumuzun anlamını düşündüren öykülerde emeğiyle yaşama mücadelesini sürdüren insanlar dile gelir. Çocukluk anılarından esintiler de taşıyan öyküler “ömrünün çiçek açan zamanlarını anımsamaya” çalışan yoksul insanlardan, yoksulluktan söz ederken sınıfsal ayrımlara da dikkat çeker.
Her şeye rağmen hayata ve dünyaya umutla, iyimserlikle bakan Bayrı, toplumcu hümanist bir anlayışla dünyada tanık olduğumuz kötülüklere karşı çıkar. İnsanın ve doğanın yüzüne diyalektik bir bakışla yönelen Bayrı’nın öyküleri, insanları uyandırmaya, kendi yaşamlarının öznesi olmaya çağırır. Güz Yüzü insan olmanın ve insanca yaşamanın anlamıyla ilgili derin sorularla okura yeni ufuklar açan bir kitap.