Zira bu defa aşacağın engeller, kazandığın tecrübeler sayesinde daha az yontar, daha az aşındırır direnç duvarlarını. Hep; “Aha bu engeli de aştım.” dediğinde, yeni bir azimle sertleşir sinir uçların. Aştığın her engel, aslında yaşamında bir mihenk taşıdır. Öyle ki bu mihenk taşları, önüne çıkacak yeni engelleri geçerken atlama taşların olacaktır. Çektiğin her zorluk; çalkantısı, dalgası, fırtınası dinmeye yüz tutmuş ömür denizinde bir tecrübe katmanı olarak çöker, tortu olur hafızanın bir yerinde.
Ömrünü tamamlamaya doğru hiç durmadan yol alırken karşılaştığın sürprizler, fırtınalar, tufanlar… örseleyerek geçer hazırlıksız bedenini. Ruhun yaralanacak, soramadığın soruların gölgesinde. Yanıtını bilmediğin sorular, sorunlar karşısında hep susmak zorunda hissedeceksin kendini. Eğer boğulmazsan girdaplarda düşe kalka yeniden yürüyeceksin. Yeter ki iraden sağlam olsun, mücadele azmin bitmesin. Yeter ki cendereden çıkmayı arayan bitmez tükenmez bir dürtün olsun yorgun bedeninde.
Bütün canlılarda yaşam tekildir. Yaşarken yerine getirmek zorunda olduğun roller çoklu yaşamın gerekleridir. Yoksa, bütün canlılar havayı tek başına solurlar yaşamaları için almaları gereken besinleri sadece kendileri için alırlar. Ta ki, canlının kendisi de yok olup kendisinden sonra gelecek yaşamların sürmesi için besin, hava, su… alma durumuna gelinceye kadar. Öyle ya uçsuz bucaksız evrenin sonunu bir türlü bulamayan hayallerimiz dönüp bizde yankılandığında halen yaşadığımızın farkında oluruz. Yani, yaşam an be an “dank” ederek kendisini hatırlatır.