Sonra yedi tepeden yedi makamla salalar gelmeye başlıyor... Bu salalar; kimi saba makamıyla ruhlara şecaat, cesaret, kuvvet ve huzur verirken, kimi rast makamıyla insanlarına içine huzur, safa ve neşe vererek ruhları tedavi etmeye çalışıyor. Kimi hicaz makamıyla mütevazılığın ruhlara verdiği dinginliği damla damla gönüllere akıtırken; kimi uşşak makamıyla sevinç, tebessüm, kuvvet ve kahramanlık duygularını kamçılıyor. Kimi hüseyni makamıyla güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık ve ferahlatıcı özelliği semaya buram buram dağıtırken; kimi uşşak makamıyla mistik duyguların imbik imbik ruhlara inmesini sağlıyor, kimi mâhur makamıyla ezan okuyarak gönül kapılarımızı aralayıp bizi Resul yoluna doğru bir yolculuğa çıkarıyordu…
Bizse saba makamının uhrevi dokusuyla kanatlarımızı daha büyük bir cesaret ve şecaatle çırparak Sultanahmet’in altı minaresinin etrafındaki nur ışıklarında pervane gibi dönüp duruyoruz. Sonra o nurun içine gark oluyoruz.