1775-1817 yılları arasında İngiltere’nin güneyindeki birçok yerleşim yerinde kısacık yaşamını sürdüren Jane Austen, çağının modern yazı dilinin öncülüğünü de yaparak 18. yüzyılın en güçlü yazarlarından birisi olmayı hak etmiştir. “Pride and Prejudice”- (Gurur ve Önyargı / Aşk ve Gurur ) en ünlü eserlerinden birisidir ve senaryoya uyarlanarak beyazperdeye de aktarılmıştır.
Jane Austen, eserlerinde romantik komedi tadında temalar seçse de asıl ön plana çıkarmak istediği şey, çağının kadınlarının hayata bakış açısını tiye alarak hiciv ve ironik bir üslupla yansıtmaktır. Zira kadın, erkek ilişkisinin toplum dengesine etkileri üzerine söyleyecek çok şeyi vardır.
Herkesin hayatında en az bir kez okuması gereken ve klasikleşerek hiç eskimeyen bu eseri siz de iyi ki okudum, diyeceksiniz. Çünkü: Gurur ve Önyargı’yı okurken toplumsal statünün verdiği kibrin yegâne düşmanının ise gerçek bir aşk olduğunu hissedeceksiniz.
"Yeğeninizle evlenmekle o çevreden ayrılmış olacağımı düşünmüyorum. O bir centilmen; ben de bir centilmenin kızıyım; buraya kadar eşitiz."
"Doğru. Bir centilmenin kızısınız. Ama anneniz kim? Dayılarınız, teyzeleriniz kimler? Durumlarından habersiz olduğumu sanmayın."
"Akrabalarım kim olursa olsun," dedi Elizabeth, "Eğer yeğeniniz için bir mahsuru yoksa sizi hiç ilgilendirmez.”