İnsanların diğer bir insanda veya devlet ile yazışmalarında kullandıkları mektuplar, eski dönemlerde sıkça kullanılan iletişim araçlarıydı. İçindeki sırların başkası ile paylaşılmaması için güvercinler dahi bu haberleşmede kullanılıyordu. Mektuplar sadece, aşk, sevgi, hasret ve gurbet üzerinde yazılmaz. Öyle mektuplar var ki; ülkeler arasında savaş başlatacağı gibi barışa da katkısı olur.
İnternetin ortaya çıkması ile birlikte mektupların değeri kalmadı. Ulaşım ve iletişim araçları geliştikçe, kullanım alanları ve hızları arttıkça, haberleşmenin eskiden beri taşıdığı derinlik etkisini kaybetti. Zaman ve mesafe kavramının etkisini yitirmesi, özlem ve hasret duygusunu ortadan kaldırdı. Uzakta, farklı mekânlarda uzun zaman ayrı yaşayan insanlar, artık birbirlerine özlem duyamaz oldular. İnsanların, saniyeler içinde birbirinin sesini duymaları hatta yüz yüze görüşmeleri sağlayan haberleşme ve görüntüleme araçları, mektuba ihtiyacı ortadan kaldırdı. Mektubun ölümü ile birlikte binlerce yıllık kültür birikimi hafızalardan silindi.
Bu kitapta kullanılan mektuplar, samimi, içten duyguların kabardığı, doğal ve abartısız olarak yazılmış çok özel mektuplardır. Sevgiliye, anneye, babaya veya evlada mektup yazmanın veya yazılan mektubu okumanın sevgi, saygı, merhamet ve hüzün gibi yüreklere hitap eden duygu yüklemesinin yanında, sade ve doğru anlatım ve dili daha iyi kullanma gibi kavramlara etkisi vardır. Yazar bu kitapta, üstün bir varlık olarak yaratılan insanın, değerli olduğunu hissettirmiş ve bunu yazılı olarak dile getirmiştir. Atalarımızın ‘’söz uçar yazı kalır’’ felsefesinin hareketli mektuplarını kaleme alan yazar akıcı bir üslupla duygu ve düşüncelerini dile getirmiştir