Mugan; zavallı Mugan. Annen sana söylemedi mi? İnme o tozlu yola! Gitme yavrum, yanımda kal demedi mi? Yer seni kurtlar, bir küçük yavrusun sen ayrılma yuvandan ve yanımdan; kal gözümün önünde demedi mi? Düşme aklına esenin peşine demedi mi?
Kaç bakalım kaçabildiğince. Üzerindeki ayak şimdi gaz pedalının üzerinde. Kurtuldun sanıyorsun kendini böyle sevinçli giderken son sürat. Ama senin bebek adımların neye yarar bir motorun döndürdüğü tekerlekler gelirken üzerine?...
Mugan; zavallı Mugan, yıktın perdeyi eyledin viran.
Anana haber verecek biri de yok hemen.
Müjgan bir tarafa, Mugan bir tarafa gidiyor tozlu yolda. Muammer arabasında. Araba uçup geliyor ve Mugan’ın üzerinden geçtikten sonra kazıttırıp toprağı duruyor.
Gökte dolunay parlıyor.
Yerde parçalanmış bir yavru kaplumbağa yatıyor. Muammer arabadan inip Mugan’ın başına geliyor ve bakıyor. Müjgan koşturup geliyor. Önce Muammer’in boynuna atlıyor ve sonra o da yerde yatan parçalanmış hayvan ölüsüne bakıyor. Sonra birbirlerine bakıyorlar. Sarılıp öpüşüyorlar istekle ve kenetlenmişken elleri.
Gökte dolunay parlıyor.
Yerde parçalanmış bir yavru kaplumbağa yatıyor; kanı tozlu yola karışıyor.
Bir kaplumbağa ağır adımlarla yavrusunu arıyor.