CONAN’IN YAZARINDAN KORKU, GERİLİM VE MACERA HİKAYELERİ.
TÜRKÇE’DE İLK KEZ.
Howard’ın -en azından kendisi açısından- egzotik olmasa da her zamanki gibi hayal edilebilecek en tehlikeli mekânları, güçlü karakterleri, yenilmez görünen düşmanları, öyküye girdiği anda okuru esir alan hipnotik aksiyon tasvirleri, dörtnala ilerleyen anlatı hızı bu öykülerde de tüm gücüyle kendisini ortaya koyuyor.
“Hafif rüzgâr, bir çürüme ve küflenmiş bitki kokusu üflüyor; o kara ormanların, bu kölelik, kanlı gurur ve gizemli entrikaların unutulmuş sırlarını gizleyen kadim çiftlik evlerinin delice nefretinden başı dönüyor, bayılacak gibi oluyordu. Hayatın, güneşin yıkadığı pamuk tarlalarında şarkı söyleyen siyahî halkın ritmiyle uyum içinde sakince aktığı; baharat ve sıcak taçyapraklarıyla yüklü uysal rüzgârlar tarafından yıkanan güneşli, tembel bir memleket olarak düşünmüştü Güneyi. Oysa şimdi başka, bilmediği bir cepheyi keşfetmişti. Karanlık, kasvetli, korku meskeni bir cephe ki bu keşif şu an onu iğrendiriyordu.”