İçinde kelime israfı olmayan sevda mektuplarını, posta güvercinleri kapımıza bırakıp kaçıyor,
Kapının çalınmasını beklerken, yağmur ve rüzgâr alıp götürüyor, yüzlerce fersah öteden gelmiş cümleleri.
Yaşayışımız, hangi tiyatronun suflörünün yanlış ezberi olabilir?
Bu sahne perdesiz...
Yazdıklarımız arasında, sanki bildiğimiz fakat açıklamadığımız ve bu sayede gizem yarattığımız şeylerin var olması ihtimali, ortaya saçılmış çoktan.
Filler tepinirken aklımızda, hiç toz kalkmayacağını kim garanti edebilir?
Kim aynı yerde, aynı duygularda kalabilir?