Gündüz Düşleri’nde umutlu rüyalarla gerçeküstü kâbusların arasında dolaşan oyunbaz öyküler var; delilikle değişkenliğin kol kola yürüdüğü aykırı kesitler. Elinde feneriyle dolaşan yolcunun, gerçekliğin perdesinin ne zaman açılıp kapandığını arama düşleri.
*Biliyorum, benden oldukça memnundun. Issız adalara, ufkun her yanına benimle varırdın. Ah şu düşler; sıcacık, yumuşacık, korunaklı ve huzurlu gündüz düşleri. Ama birden her yer titredi! Gür bir çarpışma sesi. Haydaa! Hoyratın teki bizimkine bodoslama dalıvermiş. Nereden çıkıp
geldi ki bu it, şaşırdım kaldım...*