Elinde bir kadeh şarapla Bilge Kaplumbağa belirdi göz açıp kapayan kadar. Siyah fötr şapkasını düzeltti, arkasından sarkan tüylü kuyruğunu şöyle bir görkemle savurdu sağa sola. Bir hırıltı yükseldi kamalı dişleri arasından. Sıska bacakları bu gövdeyi taşıyamaz izlenimi uyandırdığına aldırmayın, aniden kıpkırmızı gözleri ışıldadı. Kadehini ağzına götürdü, minik bir yudum daha aldı. Gecenin karanlığında kıpkırmızı gözler gene ışıldadı. Duvardan havalanan gökyüzünün sancaktarı karga kondu sol omzuna.
“Kuth. En akıllı sancaktarım.”
Mor papyonunu düzelti. Purosundan aldığı dumanı havaya verdiğinde önce bir kıpırdanma bir hışırtı oldu, sonra tüm hayvanlar söz birliği etmişçesine kaçıştılar. Bilge Kaplumbağa kıkırdadı. Gedikli dişlerini göstererek pis bir gülümse kondurdu yüzüne.
“Hazırlan en akıllı sancaktarım Kuth. Gundema başlıyor...”