Güzel bir aralık ayı sabahı, biri erkek, diğeri kız iki çocuk, Hollanda`nın suları donmuş kanallarından birinin kıyısına oturmuşlardı. Her ikisi de yoksul giyimli çocuklardı. Güneş henüz doğmamıştı. Onlar ise kendilerince çok önemli olan bir şeyle uğraşmaktaydılar. Bu saatler Hollandalılardan çoğunun uyumakta olduğu bir saatti. Arada bir, çevik hareketli köylü bir kadın, başının üstündeki bir sepeti dengede tutarak, donmuş kanalın yüzeyinde hızlıca kayıp geçiyordu. İri yapılı bir genç, patenleriyle kayarak, iş yerine doğru gidiyordu. Hızlı hızlı kayıp giden bu insanlar bazen kısa bir süre durup, birbirleriyle de konuşmayı unutmuyorlardı.