Gözleri bu dünyaya kapalı ama ruhu güzelliklere, rengarenk bir şiirli evrene kapı aralayan Gülendamın hikayesini okuyacaksınız bu kitapta. Duyguların şiirden el alarak betimlendiği içtenlikli bir hikaye atmosferinde genç kızların kaderinden, yaşlılığın deneyimle yıllanmış ağır hüznünden, metinleri bir kartpostal griliğinde kaplayan İstanbul manzaraları eşliğinde yaşanan aşklardan, ruhundaki iç sızıları resimlerine aktaran ilkgençlikle bezeli serin ve ılık düşlerden, kırda kendi kaderini arayan genç adamlardan, ince ve renkli düşlerinden yıldızlar, aydınlıklar, umutlar toplayan kırılgan kızlardan, güvercin besleyen adamlardan, huzurevlerinden hüzün devşiren yalnızlıklardan hikâyeler de ekleyeceksiniz dağarcığınıza.
En nihayet adem oğlu ve havva kızının içli ve derin kaderini yoğun ve yaşanmış kederlerle metinlere taşıyan Selvigül Kandoğmuş Şahin’in bu ilk lirik hikâyeler toplamını, 2010’lu yıllara tanık olduğumuz bugünün dünyasında dönüp yeniden ve içselleştirerek okumak, sizi şu cümlenin kapısına getirecektir: *Ve son sözü hep alınyazısı söyler…*
Kitabını yeniden ve taze bir hikayeci bilinciyle uzatıyor yazar. Al diyor. Yaz diyor. Oku diyor. Anlattığım senin hikayen. Hepimizin hikayesi. Her birimizin dokunaklı hüzünlerle dokuduğu ve resmettiği, yürek sızlatan, gönül genişleten, insanlığımızın, insan oluşumuzun hikâyesi…