Kent sevdalıları için doyumsuz bir şölen "Gözbebeğim" dizisi. Her defasında ayrı bir heyecanla sayfalarını çevirmek, eski bir sevgiliyi anımsar gibi fotoğraflara gömülmek için... Ya da yaşadığı kenti her defasında yeniden keşfetmeyi aklından geçirecek kadar gezgin ruhlular için.
Bu kitap İstanbul’u sindire sindire görmeniz, gezmeniz için… İstanbul’un bugününe ve yakın geçmişine görsel bir yolculuk… Şiir tadında bilgileri, söylenceleriyle…
Basından...
Hürriyet Gazetesi, Doğan Hızlan`ın 19 Temmuz 2005 Salı tarihli, "Gözbebeğim İstanbul" kitabıyla ilgili köşe yazısı
Bir şair ve bir fotoğrafçı ile İstanbul turu yapmak
Okurlarım anımsayacaktır. Bir şehri iyi bir şairin, edebiyatçının ya da iyi bir fotoğrafçının eşliğinde gezmelerini salık veririm. Sıradan rehberler (guide) bana çok soğuk gelir, adeta o kentin ruhu yok edilmiştir onların sayfalarında. Boyut Kitapları’nın yeni "Gözbebeğim" adlı dizisinin ilk kitabını okurken, bu yorumumda gerçeklik payının yüksekliğini fark ettim. "Gözbebeğim" dizisinin ilk iki kitabını okudum, gördüm. Bu dizi, Pera, Antalya, Ege ile devam edecek. Değişik yazarlar metni yazacak, iyi fotoğrafçıların da çalışmaları görselliği sağlayacak. "Gözbebeğim İstanbul"un kapağında iki tanınmış ad yazılı: Yazı/şiir: Refik Durbaş, fotoğraflar: Şemsi Güner. Bülent Özükan’ın sunuş yazısı, dizinin niteliği konusunda ön bilgi içeriyor: "Kent sevdalıları için doyumsuz bir görsel şölen ‘gözbebeğimiz’ dizisi. Her defasında ayrı bir heyecanla sayfaları çevirmek, eski bir sevgiliyi anımsar gibi fotoğraflara gömülmek için. Ya da yaşadığı, sevdiği kenti her defasında yeniden keşfetmeyi aklından geçirecek kadar gezgin ruhlular için."
Refik Durbaş, İstanbul duyarlığının en ince ayrıntılarını duyumsayıp iyi şiire dökebilecek bir şair. Örneklerini bu kitapta veriyor. Şemsi Güner’in İstanbul fotoğraflarıyla birlikte, bildiğinizi, gezdiğinizi, gördüğünüzü sandığınız şehri yeniden keşfedebilirsiniz. Sanatçının yüceliği benim için bu noktada düğümlenir. Kitabın ilk şiiri "Gamzesi İstanbul’un"dan birkaç dize:
‘Rüzgârın sûretinde Refik
suyun aynasında Durbaş
rüzgárın ve suyun sûretinde İstanbul’
‘Dünyanın bütün rüzgárları/Taksim’de buluşur’
diyor Refik Durbaş. İstanbul’un semtlerini gezerken, hepsinin kendine özgü bir çekiciliği, ruh dünyasına çağıran kutsallığı vardır. Eyüp Sultan’ın güvercinleri şiirini okurken, güvercinleri, güvercine yem veren kadını da gözden kaçırmayın, ikisi birlikte müthiş bir İstanbul simgesini oluşturuyor. İstanbul’un çok yazılmış tarihini okuyarak bu şehrin tadına varılmaz, bence şehirleri en tedirgin eden didaktik bilgilerdir. Oysa binaların ardındaki hayatlar, insanlar, tarih içinde kutsal ve sıradan kişiler. Hepsi bir şehrin kanavasını yaratırlar. Hayal deryasında Kızkulesi, görüntü ile şiirin birlikteliğinin İstanbul’a ne kadar yakıştığını gösteriyor.
Kent sevdalıları için doyumsuz bir şölen "Gözbebeğim" dizisi. Her defasında ayrı bir heyecanla sayfalarını çevirmek, eski bir sevgiliyi anımsar gibi fotoğraflara gömülmek için... Ya da yaşadığı kenti her defasında yeniden keşfetmeyi aklından geçirecek kadar gezgin ruhlular için.
Bu kitap İstanbul’u sindire sindire görmeniz, gezmeniz için… İstanbul’un bugününe ve yakın geçmişine görsel bir yolculuk… Şiir tadında bilgileri, söylenceleriyle…
Basından...
Hürriyet Gazetesi, Doğan Hızlan`ın 19 Temmuz 2005 Salı tarihli, "Gözbebeğim İstanbul" kitabıyla ilgili köşe yazısı
Bir şair ve bir fotoğrafçı ile İstanbul turu yapmak
Okurlarım anımsayacaktır. Bir şehri iyi bir şairin, edebiyatçının ya da iyi bir fotoğrafçının eşliğinde gezmelerini salık veririm. Sıradan rehberler (guide) bana çok soğuk gelir, adeta o kentin ruhu yok edilmiştir onların sayfalarında. Boyut Kitapları’nın yeni "Gözbebeğim" adlı dizisinin ilk kitabını okurken, bu yorumumda gerçeklik payının yüksekliğini fark ettim. "Gözbebeğim" dizisinin ilk iki kitabını okudum, gördüm. Bu dizi, Pera, Antalya, Ege ile devam edecek. Değişik yazarlar metni yazacak, iyi fotoğrafçıların da çalışmaları görselliği sağlayacak. "Gözbebeğim İstanbul"un kapağında iki tanınmış ad yazılı: Yazı/şiir: Refik Durbaş, fotoğraflar: Şemsi Güner. Bülent Özükan’ın sunuş yazısı, dizinin niteliği konusunda ön bilgi içeriyor: "Kent sevdalıları için doyumsuz bir görsel şölen ‘gözbebeğimiz’ dizisi. Her defasında ayrı bir heyecanla sayfaları çevirmek, eski bir sevgiliyi anımsar gibi fotoğraflara gömülmek için. Ya da yaşadığı, sevdiği kenti her defasında yeniden keşfetmeyi aklından geçirecek kadar gezgin ruhlular için."
* * *
Refik Durbaş, İstanbul duyarlığının en ince ayrıntılarını duyumsayıp iyi şiire dökebilecek bir şair. Örneklerini bu kitapta veriyor. Şemsi Güner’in İstanbul fotoğraflarıyla birlikte, bildiğinizi, gezdiğinizi, gördüğünüzü sandığınız şehri yeniden keşfedebilirsiniz. Sanatçının yüceliği benim için bu noktada düğümlenir. Kitabın ilk şiiri "Gamzesi İstanbul’un"dan birkaç dize:
‘Rüzgârın sûretinde Refik
suyun aynasında Durbaş
rüzgárın ve suyun sûretinde İstanbul’
‘Dünyanın bütün rüzgárları/Taksim’de buluşur’
diyor Refik Durbaş. İstanbul’un semtlerini gezerken, hepsinin kendine özgü bir çekiciliği, ruh dünyasına çağıran kutsallığı vardır. Eyüp Sultan’ın güvercinleri şiirini okurken, güvercinleri, güvercine yem veren kadını da gözden kaçırmayın, ikisi birlikte müthiş bir İstanbul simgesini oluşturuyor. İstanbul’un çok yazılmış tarihini okuyarak bu şehrin tadına varılmaz, bence şehirleri en tedirgin eden didaktik bilgilerdir. Oysa binaların ardındaki hayatlar, insanlar, tarih içinde kutsal ve sıradan kişiler. Hepsi bir şehrin kanavasını yaratırlar. Hayal deryasında Kızkulesi, görüntü ile şiirin birlikteliğinin İstanbul’a ne kadar yakıştığını gösteriyor.