Fransa’nın en önemli yazarlarından bir ismi öne çıkartmak istesek kuşkusuz bu isim Balzac olur. Gerçekçi üsluba katkısı, yarattığı karakterler, kusursuz betimleme yeteneği Balzac’ın üzerine bir defa daha düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Aynı zamanda romanları için seçtiği konular; para-insan, kadın-erkek, ebeveyn-çocuk, güç-iktidar ilişkileri, günümüz dünyasını da aydınlatmaya devam ediyor. Bunlardan biri de 1834 yılının Eylül ayında sonlandırdığı, insani çelişkileri bir nakış gibi işlediği romanı Goriot Baba. İnsanlık Komedyası’nın ilk romanı olma unvanı taşıyan Goriot Baba gerçekçilik akımının en önemli eserlerinden biridir.
Goriot Baba, Fransa’daki burjuva toplumunun çelişkilerini, çizdiği güçlü karakterler üzerinden resmederken aynı zamanda hayatını kızlarına adayan bir fabrikatörü, o fabrikatörün yaşantısının son demlerinde bir pansiyona yerleşmesiyle başlayan olayları okura aktarıyor. Balzac’ın ustaca betimlemelerinin eseri Goriot Baba, Cemal Süreya çevirisiyle yeniden okurlarıyla buluşuyor.
*Gelenin gidenin vurduğu bu abalı, eski makarna ve şehriye fabrikatörü Goriot Baba’ydı. Şurasını da belirtelim ki bu topluluğun, hikâyesi yazılacak yerde resmi yapılsaydı tablonun en can alıcı yeri yine o olurdu.*