“Mustafa Özbey’in ‘Gönül Dağı Şiirleri’ sevi gibi, özlem gibi, yalnızlık gibi bireysel duyguları dile getirse de kitabın asıl odağını toplumsal duyarlık oluşturuyor. Aşkın aktarıldığı dizelerde bile toplumsallık, nasılsa kendini okura duyumsatıyor. Gönül bahçesi, gönül ahı, gönül dağı ve kalp yarası gibi insan tekine ait kavramların bolca kullanılması bile bu saptamayı bozmuyor.
Özbey şiiri acının, yoksulun, çaresizin, göçebenin yanında konum alıyor. İnsanın kapitale bağımlılığı, ikiyüzlü düzen, ötekileştirme, eşitsizlik, narsisizm eleştirildikten sonra etik bağlamda insan yeniden tanımlanıyor: Tutunmayı bilmek, onurlu kalmak, dik durmak ve her şeyden önemlisi vicdan sahibi olmak.
Bu şiirin doğaya, evrene, dünyaya yaklaşımı bir yandan sufiliği bir yandan animizmi anımsatıyor. O var ettiği için ilkin insanın evreni bilmesi, tanıması salık veriliyor. İnsanı doğanın bir parçası olarak gören bu anlayışta bir miktar panteizm kokusu var. Handiyse doğa tanrıyla eş görülüyor. Birlik, bütünlük doğaya içkin olduğu için onun gövdesindeki her canlı birbirine ekleniyor. Ve nihai olarak bu şiir insan değil, var olan yalnızca dünyadır.”
Dr. Bilal Öngül