Küçük kedi ayakları ya da küçük kedilerin ayakları geçiyor üzerimden. Üzerime basıp basıp geçiyorlar. Yumuşacık bir his yayılıyor bedenime. Elimi uzatıp sevesim geliyor onların tüylü sırtlarını, omuzlarını, küçük ayaklarını. Bu narin varlıkları sevmeye yeltenen eller, güzel eller olmalı diyorum kendime. Senin ellerin de güzel. Hem ne de güzel seversin sen. Fakat uzanamıyorum. Ellerimi bulamıyorum hiçbir yerde. Kulağımda arabamın tekerinin gıcırtıları yok. Nerede arabam. Onun soğuk demirini avuçlarımda duyumsamayınca kaybolmuş hissediyorum kendimi. Bir lavanta kokusu duyuyorum. Uzak bir koku bu, hafif hafif yayılıyor burnuma. Lavanta. Hafif bir müzik sesi sonra, alıyor, gezdiriyor beni bilmediğim bir sokakta. Beyaz bir gölgeyi takip ediyorum, bembeyaz bir gölgeyi. (Gölgenin beyazı da mı olurmuş. Aman Yarabbi!)