Yaşam ve ölüm arasındaki uçurumda büyüyen bir aşk hikâyesi
Mila, ağabeyi Rufus’un en yakın arkadaşı Sam’e hayrandır. Önceleri yalnızca onun yaydığı alışılmadık parlaklıktan büyülenirken, on altıncı doğum gününden kısa süre önce başka bir büyünün etkisinde kalır: Sam’e âşık olmuştur, üstelik duyguları karşılıklıdır. İki sevgili yakınlaştığı sırada ise korkunç bir şey olur: Sam ortadan kaybolur ve o gece yanında olan Rufus ise olayla ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. Genç adam kayalıklardan aşağı mı düşmüştür?
Herkes onun öldüğünden eminken Mila onun yaşadığına inanır. Gerçekten de Sam doğum gününde tekrar karşısına çıkar ama artık eskisi gibi değildir. Melekleri andıran bir gölge kanada dönüşen Sam’in insanların dünyasına dönmesinin tek bir nedeni vardır: Mila’ya duyduğu aşk...
“Tutkulu karakterler, büyülü bir atmosfer, her şeye göğüs geren bir aşk”
Bücher.de
“Romantik, heyecanlı ve fantastik bir aşk hikâyesi.”
Weltbild.at