“Bu kitap uluslararası göçün insanlık tarihinde bir sapma değil, aksine süregelen bir durum olduğunu savunmaktadır. Nüfus hareketleri daima ekonomik dönüşümlere, teknolojik değişime, demografik geçişlere, jeopolitik kaymalara, çatışma ve savaşlara eşlik etmiştir. Son beş yüzyıl boyunca göç; sömürgecilik, sanayileşme, ulus-devlet oluşumu ve kapitalist dünya pazarının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bununla birlikte uluslararası göç hiçbir zaman bugün olduğu kadar yaygın ve siyaseten önemli olmamıştır. Siyasi liderler daha önce hiçbir zaman göç sorunlarına bu kadar öncelik vermemiştir
Göçler Çağı’nın ayırt edici özelliği uluslararası göçün gittikçe daha fazla ülke ve bölgeyi etkileme şeklinden ve tüm dünyayı etkileyen siyasi, ekonomik ve kültürel dönüşümle bağlantısından ileri gelen küresel niteliğidir. Bu kitap uluslararası göçün başlıca nedenlerini, süreçlerini ve etkilerini araştırmaya çalışmıştır. Altıncı, Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu bölümlerde tartışıldığı üzere çağdaş göç örüntüleri Beşinci bölümde vurgulandığı gibi toplumlar arasındaki tarihsel ilişkilere dayanmakta ve çok sayıda siyasi, demografik, sosyoekonomik, coğrafi ve kültürel süreç tarafından şekillendirilmektedir. Göç, ülkelerdeki etnik çeşitliliğin artmasına ve devletler ile toplumlar arasındaki ulusötesi bağların derinleşmesine katkıda bulunmuştur. Göçler genellikle işgal, istihdam ve mültecileri kabul etme kararlarının doğrudan veya dolaylı sonucu olduğundan, uluslararası göçler hükümet politikalarından önemli ölçüde etkilenmektedir.”
“Göçler Çağı hem tarihteki hem de günümüzdeki küresel göç örüntülerini anlamak için en kapsamlı rehberdir. Son
baskı da bu değerlendirmeyi doğruluyor. En yeni teoriler ve kanıtlardan yararlanan yazarlar uluslararası göçün nedenlerini ve bunun sonucunda ortaya insan akışlarının gönderen ve kabul eden toplumlar üzerinde yarattığı sonuçları aydınlatıyor. Ulusların bu akışları yönetme çabasıyla ilgili politikalara dair yazarların yaptığı eleştirel değerlendirmeleri politika yapıcılar ve halk mutlaka okumalıdır.”
– Douglas S. Massey, Princeton Üniversitesi, ABD