“Gidemediğimizde ve hep içimizde gitme arzusunu biriktirdiğimizde, “gitmeye ayarlı” bir saatle zamanı tersine işletme çabalarımız vardır. Gittiğimizde bir şeylere “kavuşmanın” sevinciyle donanmış olsak da, geldiğimiz yer zamanla “gurbetimiz” olur ve bu defa nereden geldiysek oraya gitmenin arzusunu duyarız. Gitmek çoğu zaman bedenen gitmek değildir, zihin kendi yolculuğunu yapar ve dolaşıp gelir. O süreçte zaman öyle hızlı akar ki, bunu ölçmek mümkün olmaz.”