Gitmeler izleği üzerine kurulmuş on dört öyküde derin sızılara atılmış adılar saklı. Mavisel Yener, bir daha dönmemek üzere çekip gidenleri anlattığı öykülerinde okura incelikli duygular yaşatıyor. Kimi zaman bir kitap, bir insandan daha fazla kalır hayatımızda. İşte şimdi, böyle bir kitapla karşı karşıyayız... "Kedi öpücüğü nedir bilir misiniz?" "Hayır, nedir?" "Ben uydurdum bunu. Kedim her sabah saat çaldığında benimle beraber uyanır. Ne yapsam peşimde... Lavaboda elimi yüzümü yıkıyorum o da musluktan su içiyor. Sonra patisiyle yüzünü yıkıyor. İşi bitince suratını bana doğru uzatıyor ve her zaman ıslak olan çizgili burnuyla yüzümü bir güzel öpüyor. Bu, farklı bir öpüş. Burnu ıslak... Karşısındaki öpeceği zaman ıslanıyor. Karşılıksız, içten gelen bir öpücük... Bililyor musun, sen istesen bile kedi kendini asla öptürmüyor. Ne yaparsan yap o öpücüğü vermiyor. Kedi bunu senin öyle bir anında veriyor ki, canın sıkıldığında, yalnız kaldığında, kendini kötü duyumsadığın, anlarda geliyor, sana sokuluyor ve öpüveriyor."