Bu kitabı okumak açıkçası bana zor geldi. Zordu, çünkü günlük bekleyen onca görevin içerisinde geçmişe ve gidenlerle yolculuğa zorladı. Halbuki olabildiğince ertelemek istiyordum. Ben zorlandım okurken, siz de okuyun ve olabildikçe zorlanın. Ülkesi işgal edilmiş bir Kürt iseniz, sizin de vardır gidenleriniz ve gidenler arasında tanıdığınız yoksa bile onlar sizi hissederek gitmişlerdir zaten.
Anlamaya ve layık olmaya çalışmak insan olmanın gereği olsa gerek. Anlamın bilinci ile yaşamamışsa bir insan, Şems’in dediği gibi, “yürüyen ölüdür” sadece o. Anlam öyle bir güçtür ki insanı mezarda bile rahat bırakmaz. Ya anlamlı yaşayacaksın ya da sonsuza kadar yokluk içinde tükeneceksin.
Kirletilmiş duygulardan arınarak, günübirlik yaşantılar arasından sıyrılıp zevahir için kaybedilen maneviyatı bulmalıyız. Sömürgecilik canavarının parçaladığı duygularımızı, kirlettiği ruhumuzu ve işlemez kıldığı düşüncemizi onarıp onlarla birlikte aşk ile özgürlüğe koşmak gerek. Bu kitabın bir nebze de olsa buna katkı sunacağına inanıyorum.
Xeyrî Garzan