"Yazanın derdi, yazının temel derdidir! Yüzyıllardır değişmeyen kalem tutkununun söz konusu derdi, günümüzde de iç sıkıntısı kaynağıdır: Yazanın kasvet ve özeleştiri (pişmanlıkla hesaplaşma) konusudur yani... Dünya edebiyatından ve bizim edebiyatımızdan birçok örnek gösterilebilir; şairin, yazarın kendi ‘iç-dokusuna’ ve/ya varoluş sızısına bağlı tıkanmalardan... İdeolojik sistem baskısı, ekonomik yoksunluk, toplumsal, töresel, bireysel çelişki ve çatışmalar doruğa çıktığında, bunalım kaçınılmazdır. Edebiyatın değişmez konusudur zira bunalım çeşitleri ve sonuçları... Çağdaşımız insan evladının kendi içsel-dışsal hallerine dayanan kurgu ve izlek kaynağıdır. Sanılır ki “kriz” sanat için vardır, sanat da kriz için... Görünürdeki, dizelerdeki, satırlardaki dramatik sahneler ortada! Haksızlık ve acımasızlık, insanlığı evrensel boyutta hayattan bezdirmişken, durumun şiiri, öyküsü yazılacaktır... Kesintisiz yazılmaktadır! "