Memnune’nin iç dünyasını ne kocası ne evlatları, hiçbiri bilmezdi. Keşke bir nazını çeken olsaydı, belki o vakit böyle öfkeli bir kadın olmaktan sıyrılabilirdi. Yıllar yılı yokluk içinde adı koca olan, varlığı yanında olmayan bir adam ve altı çocuğuyla var olma, ayakta durma çabası vermişti bir başına. 11 doğumundan altısı elinde sağ kalmıştı, tabii Türkan’ı ve Asiye’yi saymazsak… Onlar yaşamış ama hastalıktan ölmüşlerdi. Yeri gelmiş, dikilecek kumaş bulamayıp çuvalı dolamıştı beline etek niyetine… Rezillik, yoksulluk… Ne yokluğunu ne fakirliğini söyleyip de yardım dilenmemişti en yakınından bile. Yaşanmamışlıklarıyla, kadınlık arzularını çoğu kez baskılamış, gücü yettiğinde de öcünü misliyle çıkarmıştı.
Erzurum’da küçük bir köyde geçen Geride Kalanlar, umudun, umutsuzluğun, karanlığın ve aydınlığın çarpıcı bir yansıması... Şengül Terzioğlu Yıldırım, romanda yarattığı sosyolojik dokuyla yerelden evrensele ulaşabilen bir yazar olarak karşımıza çıkıyor. Akıcı, içten; okurda bir film izliyor hissi uyandıran üslubuyla bizleri kar beyazı hayallerin ve hayal kırıklıklarının içine çekiyor.