Bu kitaptaki yazılarım "her şey ile hiçbir şeyin" iç içe geçtiği bir ortamda ortaya çıktı. En önemli şeyler ile en önemsizlerin bir yamalı bohça gibi kaynaştığı bir durum.
İnsanların gergedanlaştığı: doğru ile yanlışın, erdemli ile ahlaksızın, mütedeyyin ile din tüccarının bütünleştiği bir doku. İnsanların bataklığın içinde üreyen organizmalar haline nasıl geldiğinin resmi. Hem de Gündoğan’da, bir zeytin ağacının altında, huzurlu bir ortamda nasıl huzursuz hale geldiğinin yansımaları.
Herkes biraz kendini görecek, ya da arkadaşını, komşusunu, siyasetçisini, mahalledeki imamını, çocuğunu ya da annesini. Aralarında hiç ilişki yokmuş gibi görülen olayların arasındaki güçlü bağları hissedecek. Şaşırmaması gereken hadiselere neden şaşırdığını bir daha düşünmek zorunda kalacak. Yazdığım şeyleri yazarken ben bile şaşırdım...