Ben de çıktım bir Çukurova türküsünde geyik avına. Yoldaşlarım kendi yollarındaydı. Ben kalmışım tek başıma, görünürde umar yok. *Siz gidin kardeşler kaldım kayada.* Düşündüm baktım, baktım düşündüm. Fikret diye biri geliyordu, dedi: *Tek başına olsan da…* İnandım ona. Hak bildiğim yolda yalnız da olsam… Yürüdüm haksızlığın, yolsuzluğun karaçalı kaplamış yolunda.
Yılmadım. Derken, sen çıkıp geldin bir yerlerden, benim kılığımda Bedreddin.
***
Sırasız çağrışımlar arasında ‘emanet’i Papaz Efendi’ye teslim ediyor; babasının, imamın -öyle bir şey olmadığı halde- Müftü Efendinin selamlarını söylüyor; daha başka kimden selam getirdim desem diye düşünürken papazın yüzünü, gözlerindeki şaşkınlığı görmeye çalışıyordu. Ürpermeler içindeydi. Bakıyor, bakıyor; papazın bir kucak sakalından başka bir şey göremiyordu.