Tükendi
Stok AlarmıGençlik, Değerler ve Hedonizm başlığını taşıyan bu çalışma, genelde toplumun en dinamik kesimini oluşturan gençlerin yaşam tarzını; düşünce, tutum ve davranışlarını, aile ve toplumla ilişkilerini, özelde de ailevi, ahlaki ve dinî değerlere yönelik bakışını ortaya koymayı amaçlamıştır. Böyle bir çalışmaya gereksinim duyulmasının başlıca nedeni, özellikle son yıllarda ülkemizde gençlere yönelik sıkça dile getirilen ve genellikle pejoratif denebilecek nitelikte birtakım olumsuz yorum ve değerlendirmelerin yapılmasıdır. Çoğu ön yargılardan oluşan bu yorum ve değerlendirmelerde, gençlerin gittikçe aile ve akrabalık ilişkileri başta olmak üzere sosyal, ekonomik ve politik yaşamdan koptuklarına; içinde bulundukları ortamlardan, kurdukları ilişkilerden, inandıkları değerlerden ve dolayısıyla da toplumsal ve kamusal yaşamdan soyutlandıklarına dair yaygın bir kanaatin hasıl olduğu ifade edilmektedir.
Burada gençlere yönelik toplumun çoğunda oluştuğu gözlenen iki temel eleştiriden söz etmek mümkündür. Bu eleştirilerden ilki, gençlerin toplumsal yapılara, değerlere ve kurumlara aidiyetlerinin kırılganlaşması, güven duygularının zayıflaması ve hatta kimi zaman kopması, ikincisi de kendi ebeveynleri başta olmak üzere akraba ve komşularla temaslarının azalması ve diğer aile üyeleriyle zaman zaman kuşak çatışması yaşamasıdır. Dolayısıyla günümüzde gençler, genellikle akademik, sportif, sanatsal veya kültürel alanda göstermiş oldukları başarılar(ıy)la değil daha çok aile ve toplumda yarattıkları sorun alanlarıyla yani uyumsuz davranışlarıyla, söz dinlemezlikleriyle, asabi ve fevri davranışlarıyla, özel yaşamlarıyla, arkadaşlık ilişkileriyle, giyim kuşamlarıyla, tüketim alışkanlıklarıyla, konformist ve hedonist yaşam tarzlarıyla gündeme geldiği gözlenmektedir.
Toplumda gençlere yönelik oluşan bu gözlem ve kanaatin ve kendilerine yöneltilen bu eleştirilerin ne derece doğru, gerçekçi ve adil olduğu sorusu, bu çalışmanın yapılmasının birinci gerekçesini; günümüz gençliğinin çoğu zaman söylendiği veya iddia edildiği gibi uzlaşmaz, asabi, hırçın, bencil, egoist, tembel, çıkarcı, tüketimci olduğu ve hedonist bir benlik, kimlik ve kişilik gösterdiği yargısı ikinci gerekçeyi; gençlerin aile içerisinde sürekli bir kuşak çatışmasına sebebiyet verdiği, toplumsal değerlerden koparak konformist bir yaşam sürdüğü yargısı da üçüncü gerekçeyi oluşturmuştur. Dolayısıyla çalışmanın, toplumun geleceğini oluşturan gençlerin hem yaşadığı sorunları hem de bir sorun olarak gösterilen tutum ve davranışlarını odağına aldığı söylenebilir.