Tükendi
Stok AlarmıDeğerli Öğretmenlerimiz ve Genç Matematikçilerimiz,
Yaşadığımız değişim çağında, her alanda olduğu gibi eğitim öğretim sürecinde de hızlı değişmeler olmaktadır. Meydana gelen değişiklikler tüm dersler gibi matematik öğretim sürecinde de yeni anlayışlar ve uygulamalar getirmiştir. Bu değişimlerden biri de hikâye anlatım yöntemiyle öğretimdir. Bu yöntemle öğrenmenin daha kalıcı, eğlenceli ve sürdürülebilir bir yapıya dönüştürülebileceği öngörülmektedir.
Hikâyeler yaşamsal dokularından kaynaklı olarak geçmişten günümüze çocukların eğitim süreci için her zaman önemli olmuştur. Etkili matematik öğretimi ve matematikte akademik başarıyı üst seviyelere çıkarmak uzun yıllardır devam eden bir arayıştır. Bu arayış farklı uygulamaların ortaya çıkmasında temel itici güç olmuştur. Matematik öğretimi sürecinde hikâyelerin kullanılması da bu yeni anlayışın
ürünü olduğu söylenebilir. Matematik öğretimi sürecinde öğretilen bilgilerin kalıcı olması ve bu bilgilerin
kullanılarak yeni bilgilere öğrencilerin kendilerinin ulaşabilmeleri beklenmektedir. Bilginin bir öyküyle sunulduğunda daha kalıcı bir şekilde öğrenileceği ve dolayısıyla öyküye dâhil edilmiş bir matematik konusunun bilginin kolay hatırlanması ve unutulmamasında daha iyi sonuçlar vereceği, bu etkinin de oldukça güçlü olduğu savunulmuştur. Bu yöntemin matematik öğretiminde ilkokul yıllarında kullanılması
hem sürdürülebilir öğrenme hem de kalıcı öğrenmeyi sağlaması bakımından oldukça önemlidir.
Hikâyeler çocukların zengin hayal dünyalarına girerek yine sadece onların anlayacakları onlara özel eğitim fırsatları sunmaktadır. Hikâyeler insanların birbirine anlatmak istediklerini, eğlenceli bir şekilde ama en önemlisi karşının da bundan bir çıkarım yapacağı şeklinde anlatıları içermektedir. Hikâyeleştirme
yönteminin temelinde, çocukların öğrenmelerini kolaylaştırarak bilgilerin kalıcı olmasını sağlamak, yaşanmış bir şeyi kendisinin de yaşamadan ders çıkarmak ve neden sonuç ilişkisi ile tümevarımsal bir öğrenme ilkesi üzerinde kuruludur. Bu yöntem öğrenme sürecinin genel olarak bir hikâye ile başlatılarak zaman,
mekân ve karakter bağlantılarıyla güçlendirilmesinin ardından mantıksal bir düzen içerisinde aşamalı konular bütünü içerisinde işlenmesini içermektedir. Hikâyeleştirme yöntemi ile öğrenciler deneyimlerini kullanarak eski bilgilerinden yola çıkıp yeni bilgilere kendileri ulaşırlar ve problemlere çözüm yolları sunarak sürece aktif bir şekilde katlım sağlarlar. Hikâyeleştirme yöntemi sayesinde çocuklarda mantıksal ve algoritmik bir düşünme yapısı oluşması, neden- sonuç ilişkisi kurma, problem çözmeye yatkınlık, farklı bakış açıları getirme, empati kurma gibi beceriler desteklemekte olup anlama ve kavrama becerilerine katkı sunulmaktadır. Hikâyeler yoluyla matematik öğretimi, çocukların ilgisini matematiğe çekme sorununu ortadan kaldırması hem de hikâye kahramanları ile matematiksel kavram ve kuralların daha kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde öğretimini gerçekleştirmesi bakımından oldukça önemlidir. Küresel olarak baktığımızda hemen hemen tüm dünya çocuklarının bildikleri “Kırmızı Başlıklı Kız”, “Don Kişot”, “Alis Harikalar Diyarında”,
“Sindirella”, “Robinson Crusoe” ve “Heidi” gibi hikâyelerden birkaç tane de doğal sayı, kesir, dört işlem, ölçü birimleri gibi konularda tüm çocukların bildikleri hikâyeler neden olmasın?
Dr. Öğr. Üyesi Adem DOĞAN