… Ve işte o esnada, yani Feveran sisler arasında uzaklara doğru sürüklenip giderken, bindiğimiz bot ardında köpüklü dalgalardan bir iz bırakarak hızla kıyıya doğru yaklaşırken, benim de kalbime düştü birkaç sözcük. Yaşadıklarını arzulayan belki, belki de yadsıyan, ama her şeye rağmen içindeki o umutsuzluğu silip atarak: *Hayır! Hiçbir şey sona ermedi daha ve elbette bir çıkış vardır, bir yol üzerinde yürünüp gidecek. Öyle ki şaşıracaksın tanık olduğunda, bir mucize gibi önüne açılan kapıları gördüğünde yada dilinden dökülen sözcükleri duyduğunda… çünkü gerçek yolculuklar, tam da yolların bittiği yerde başlar! Gerçek sözcüklerin de, tam da sözlerin bittiği yerde dudaklardan dökülmesi gibi…