Bilirsiniz, ‘sıradan’ da olsa; bir yazı’yı yazmak zorlu bir iştir!... Hele hele, bir ‘Kapak’ yazmak daha zorlu bir iştir!
Bu ‘yazma’ eyleminin en ‘şedde’lisini yaşayanlara örnek, Büyük Fransız romancı’sı Güstav Filober’dir derler… Üstad, bir cümlede yer alacak bir sözcüğün en yetkinini bulmak için… rivâyet!... Paris’te, en az 2 adet tur atarmış!.. Kapak için… revnak!.. Allah bilir, bir dünya turu falan atardı her hâlde!
Allah’tan, benim elimde kolayca ‘giriş’ yapabileceğim bir dayanak var: *Karşı Roman!*
Kimselerin ‘işten / adamdan saymadığı… üzerine gitmediği’ bu dayanak’ım, anlaşılacağı üzre, ‘pazar’daki sayfalar dolusu ‘tuğla’ romanlara… bu romanların ‘kılişe’ sunum / anlatım biçim ve biçemlerine Karşı- idi!...
Berfin-Bahar Dergisi, temel’de *Lâfın uzunu…* deyimi üzerine bina edilmiş olan örneklerini -yıllar, yıllar sonra ilk kez:- ‘tefrika’ eyledi!
İşte elinizdeki *Gelir Ergeç* başlığını taşıyan bu -novella diyorlar… biz de diyelim:- tefrika eylenenlerin en sonuncusu!... Yeni pelesenklerimizden: *Derken?...*
Ardı gelecek yani!
Lâfı uzatmıyorum:
Bu novella, kimi nesne’leri, kavram’ları adam’a yazdı / adam’dan saydı!.. 2 adet de ‘final’ kotarıp, gidişatı noktaladı.
Roman olgusuna, bir de bu ‘novella’dan bakın! (YILMAZ GRUDA)