Şanlı tarihimizi, yakın tarihimizde kurmuş olduğumuz en önemli devlet olan Osmanlı İmparatorluğunu bize unutturmaya, unutturamasa bile işi sulandırmaya ve zihinlerimizi bulandırmaya çalışan çarpık tarih anlayışını ve bu tarih öğretim ve eğitimini değiştirmek zorundayız. Bölgemizde ve dünyada oynanan tüm entrikaları ve oyunları durdurmanın tek yolu, oyun kurucu olmaktır. Oyun kurucu olmanın yolu da, yeniden Osmanlı gibi düşünmek ve bu sayede tarihteki belirleyici konumumuzu tekrar elde etmektir.

Bir diğer belirleyici gücümüz, çığ gibi gelen gençliğimizdir. Onların kıymetini bilmeliyiz. Kıymetlerini bilelim ki; tüm dünyada ‘Z kuşağı’ olarak tanımlanan bugünkü gençliğimizi, geçmişte, 1970’li yıllardaki gibi heba etmeyelim. Onların oyuna gelmemesi ve saplantılı ideolojilere ve marjinal gruplara alet olmamaları için sorgulayıcı ve verimli bir eğitim sistemini devreye sokalım.

Unutmayalım: Her şeye rağmen, gelecek bizimdir. Üstad Necip Fazıl’ın etkileyici dizelerindeki gibi: ‘’Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!’’