Yalnızlığın ağırlığında yaşayan iki kadın: Gonca ve Mine. Kocasını kaybettikten sonra evden çıkmayan, salonunda ya da çalışma odasında yaşayan uykusuz Gonca. Uzun zaman önce nişanlısını kaybeden, beklenti yoksunu, umutsuz Mine. Gözlemleyen ve gözlemlenen… Derken yedi kişinin içinde olduğu ‘Gönderge Oyunu’. Şişe döndükçe basit görünen ve sıra sana geldikçe derinlere çeken bir anafor: Gözlemciyi gözlemleyenin gözlemi.
Tuğba İnceoğlu, karakterlerini felsefenin dehlizlerinde dolaştırırken okura teşrifatçılık yapıyor. Yaşamımızı anlamlandırma yolunda kurguyla felsefi kuramları harmanlıyor. Hem de çok basit bir oyunla: Şişe çevirmece. Hayat da böyle değil mi? Çok zor. Çok basit.