Suçluluk duygusu, yavaş yavaş ve sürekli midir?..
Partide karşılaştığı genç Mona için mutlu evliliğini ve huzurlu yaşamını gözden çıkaran diş hekimi Karl Meyer, kısa süre sonra pişman olur, evine döner. Ancak hiç de umduğu gibi karşılanmaz; eşi Eva acıyan gözlerle izlemektedir kendisini. Kızı Stine, ilgisiz ve mesafelidir. Ergen oğlu Ole-Jacob, buz gibidir, çok sert tepki gösterir.
Karl Meyer, beyhude bir çabayla kendini kabul ettirmeye çalışırken Ole-Jacob`un intiharı düşündüren ölümüyle derinden sarsılır. Evlat acısının ve suçluluk duygusunun da tetiklediği kaotik ortamda Karl Meyer, geçmişin utançlarıyla yüzleştikçe kendini suçlayacak ve `gölgelerinin ele geçirdiği bir insan` haline gelecektir.
Ancak, alacakaranlıkta yapılan yolculuklarda, başka şehirlerde, başka hayatlarla kesişmesinde midir huzur ve kurtuluş?.. Gizemli yolculuğun sonunda varmayı umduğu, bütün gerçekliklerin ters yüz olduğu, uzak bir Slovak kasabasındaki gizemli ev midir sığınacağı son liman?..
Gece Boyunca, 46 yaşındayken intihar eden Norveçli yazar Stig Sæterbakken’in yazdığı son eseriydi. Yazar, bu veda romanında, tıpkı kahramanı Karl Meyer gibi, okurunu aşk, yalnızlık, suçluluk, pişmanlık, sadakat ve ölüm gibi insan yaşamının temel kavramlarına dair düşünmeye davet ediyor:
"... Dünya benim içimde. İçimde yaşayıp yok oluyor, diğerlerinin de içinde yaşayıp öldüğü gibi... İçimdekilerle, onların içindekiler arasında bir bağ kurmadan... Birbirimizden ayrı yaşıyoruz. Birisiyle hayatımızı paylaştığımıza kendimizi ikna ediyoruz ama bu doğru değil, yalnız yaşıyoruz biz, yalnız yaşayan başkalarıyla çevriliyiz sadece."