Bir gece bekçisi, siyahın gidişini, beyazın gelişini bekler…
Peki, beyaz diye bir şey, gerçekten var mıdır?
“Not defterim batmıştı. Kalemimi cebimden çıkarıp, kusmuğa bulanmış kâğıtların kuru kalan kısımlarına karalamaya başladım:”
Kibrit söndüğü zaman aydınlığı düşündüm ve kör karanlık oldu tekrar bir kibrit çaktığım zaman...
“İçimde büyüyen boşluk sanki gözle görünür hâle gelmişti. Düşüncelerim, ağaçların dallarında sallanıyordu. Çimenlerin kokusu ilk defa midemi bulandırıyordu. Hissettiğim hüzün müydü yoksa yaşamanın ağırlığı mı bilmiyordum ama orada, o bankta gırtlağım sıkılıyordu işte.”
Çünkü aşk yüzünden deliren bir adamın hikâyesini dinlemeyi, hayatın ta kendisi yüzünden deliren bir adamın hikâyesini dinlemeye tercih ederdiniz.