Gazze’nin insanları, bu dünyanın herhangi farklı bir yerinde yaşayan diğer insanlar gibi yaşamayı, eğlenmeyi, okumayı, çalışmayı, kız olsun erkek olsun yüksek eğitim almayı, sanatı, farklılıkları, misafirperverliği, hürmet etmeyi, geleneklerini, dinlerini ve direnişi seviyorlar. Dışarıdan ilk defa gelip Gazze’yi hayalindekinden farklı bulan ve normal devam eden hayata şaşıran yabancılara “Biz, Batı sömürgesi neticesinde her şeyden mahrum bırakılmış kimi Afrika halkları gibi değiliz; imkânımız, yetişmiş insanımız var ama sadece hürriyetimiz yok.” diyorlar.
Bu kitapta, Türkler olarak Arap toplumu içinde kendimize en yakın hissettiğimiz ve sempati duyduğumuz Filistinlilerle birlikte yaşadığım seneler içinde Gazze’deki tecrübelerimi bir sosyolog veya bir siyaset bilimcinin yapabileceği profesyonelce bir tahlilden uzak, sıradan biri olarak sadece gördüklerim ve yaşadıklarım çerçevesinde çalıştım.