Tükendi
Stok AlarmıHazreti Seyyid Abdülkadir Geylani, Bağdat’ın sokaklarında talebeleri ile birlikte yürüyordu...
Yolun kenarında üstü başı perişan sarhoşun biri, Geylani’yi durdurur ve ona, *Ey Abdülkadir! Allah Kâdir midir, değil midir? diye sorar. Geylani gülümser ve *Elbette Kâdir’dir* der.
Sarhoş bu kez *Ey Abdülkadir! Allah Kâdir midir, değil midir? diye sordu. Hazreti Şeyh gülümseyerek *Elbette Kâdir’dir* diye tekrarlar cevabını. Adam bir kez daha sorar: *Ey Abdülkadir! Allah Kâdir midir, değil midir?* Geylani gözyaşlarıyla secdeye kapanır ve tekraren *Kâdir’dir, Kâdir’dir, Kâdir’dir* der. Kendine gelen Geylani, talebelerine sarhoşu götürmelerini, yıkamalarını ve ona ikramda bulunmalarını emreder.
Olaya şahit olan talebeler şaşırır ve mürşitlerine yaşananların anlamını sorarlar. Geylani durumu şöyle açıklar: Sarhoşun ilk sorusu *Allah beni affetmeye Kâdir midir, değil midir?* diye olmuştu. Ben de *Elbette Kâdir’dir* dedim. İkincisinde ise *Allah isterse beni senin yerine koymaya Kâdir midir?* diye sormuştu sorusunu. Ona *Elbette Kâdir’dir* dedim. Üçüncü sorusu ise *Allah, seni benim yerime koymaya Kâdir midir? şeklindeydi. Bu sorudan sonra korktum, ağladım ve *Kâdir’dir, Kâdir’dir, Kâdir’dir* dedim.
Bu nedenle secdeye kapandım. Allah’tan, benden hidayet nimetini almamasını ve âfiyetini daim kılmasını istedim niyazla.