“"Uzun söz gafsız olmaz.
Ağzı laf yapan mutlaka gaf yapar.
Toplum dediğimiz insan kitlesi safsız olmaz.
Hiçbir sözcük gaflar kadar insafsız olmaz.
Bazen saflığımızdan gaf yaparız bazen de bilerek karşımızdakinin yüreğini yaralamak için
Baltayı taşa vururuz ya balta sapsız kalır ya da sap baltasız.
Bunların hiçbirisi gerçekleşmese bile taş paramparça olur parçalanır serilir önümüze.
Öküzü arkasından samanlarız öküzün önünden saman yediğini bildiğimiz halde.
Yazın sıcağında gölgesinden mahrum kalacağımızı bilerek öyle çam deviririz ki, çam çamlığına üzülür, biz adamlığımıza
üzülmeyiz.
Kırdığımız potların sayısı kırdığımız kalplerin sayısına eşittir. Kırdığımız kalplerin onarımının olanaklı olmadığını bildiğimiz halde pot kırmaktan vazgeçemeyiz.”