Fusus el-Hikem hiç kuşkusuz insanlık tarihi boyunca varoluşun hakikati üzerine yazılmış en önemli kitaplardan biri olarak anılmayı fazlasıyla hak ediyor. Varoluşun karmaşık doğasını, Allah ve yaratılış arasındaki çok incelikli ilişkiyi ve bu incelikli ilişki içerisinde dinin ve peygamberlerin yerinin ne olduğunu büyük bir ferasetle ortaya koyan bu kitap, tıpkı Muhyiddin ibn Arabi’nin Fütühat-ı Mekkiye gibi diğer anıtsal eserlerinde olduğu gibi hareket noktasını İslâm’ın katıksız Tevhid anlayışından alıyor.
İlminin ve irfanının inanılmaz derinliğiyle insanları varoluşun bilinmez hakikatleri konusunda aydınlatan büyük ve saygıdeğer bir yol gösterici olmasından dolayıdır ki “Şeyhül Ekber” olarak anılan Muhyiddin ibn Arabi, tasavvufa büyük bir düşünsel derinlik kazandıran eserleriyle vazgeçilmez bir tefekkür odağı olmayı günümüzde de sürdürüyor.