Hayat bir yolsa…
Biz bu yolda inançla yürüyen bir kervandık.
Kan terleyen atlar, sonsuza gerilen yaylar ve cihânı titreten pehlivanlarla; demirden dağları eriten, Çin seddini inşa ettiren, Roma’nın kalbini mızrak gibi delen ve karadan gemiler yürüten şanlı ecdadımızın kutlu yoluna kendini adayan bir kervanın yolcularıydık.
Kervanımızın en saygıdeğer, en karakterli ve gönlü en geniş er kişilerinden biriydi Fuat. 45 yılı aşan bir beraberliğimiz oldu. 12 Eylül öncesi iç savaş ortamında birlikte mücadele ettik. 12 Eylül zulmünde hapishanelerde çile çektik. Daha sonra memleketten kopup İstanbul’a birlikte sığındık.Bir kardeş gibi ve hatta daha yakındık birbirimize… Onca yıl, hiçbir kötü sözünü, hiçbir sitemini işitmedim. Her zaman cömert, her zaman fedakâr ve her zaman merhametliydi.
Bütün bunları ne için anlatıyorum?
Bizim arkamızdan yazan olur mu bilemem ama, Fuat Buldu gibi bir karakter âbidesinin söyledikleri, yaptıkları ve yaşadıkları bir nebze de olsa mutlaka tarihe kayıt düşülmeliydi.
Gelecek nesiller, *Vaktiyle bir Fuat Hoca varmış…* demeliydi. Bütün çabamız, gayretimiz tam mânâsıyla olmasa bile, Fuat’ı anlatabilmekti…
İyi insanlar, zamana yenik düşülmeden, hep anılmalı. Bunun için; tam bir şok etkisi yapan vefatının ardından, O’nun hakkında yazmaya karar kıldım. Aylarca süren bir çalışmadan sonra elinizdeki kitap ortaya çıktı.
Evvel giden dostlara selam olsun.