İtaatkarlık en ufak davranışımıza öylesine derinden işlemiştir ki varlığının farkına bile varamayız. Devam ederiz."
Fransız Savaş Sanatı ile 2011 yılında Fransa`nın en prestijli edebiyat ödülü olan Goncourt Ödülü`nü almaya layık görülen Alexis Jenni, eserde Lyon banliyösünde yaşayan isimsiz bir anlatıcı olarak karşımıza çıkıyor. Olaylar bu anlatıcının Cezayir Savaşı`nda yüzbaşı olan Victorien Salagnon adlı karakterle karşılaşmasıyla başlıyor. Bu karşılaşma Salagnon`un geçmişine ve deneyimlerine giden bir yolculuğun da başlangıcıdır. Resim çizmeyi de bu karşılaşma sayesinde öğrenen anlatıcı, söz konusu başlangıçtan yola çıkarak eser boyunca savaşın insanlar üzerinde nasıl bir etki bıraktığını, savaşın yansımalarını, Fransa`nın bu duruma gösterdiği tepkileri, ırkçılığı ve askerliğin insan doğasına aykırı oluşunu resmediyor.
Beş yılda tamamlanan Fransız Savaş Sanatı, "Aslında kimin için savaşıyoruz?" "Bir adlandırma yapmadan birlikte yaşamak mümkün değil mi?" gibi sorularla boğuşuyor. Yazar, eserde bir devlet hezeyanı olarak savaşa odaklanırken, bir askerin hayatı üzerinden ulus-devleti masaya yatırıyor. İnsanların makineleşme hallerine de göndermelerde bulunarak askerlerin hayatlarına, savaşın insanlığa verdiği tahribatlara dair farklı perspektifler sunuyor.