Tükendi
Stok Alarmı1978-1979 yılları arasında, İran halkı, otoriter bir iktisadi ve kültürel modernleęme programı yürüten Rıza Şah Pehlevi rejimini devirdi. Ayetullah Humeyni’nin önderliğindeki militan İslamcı hizip; laik milliyetçilerin, liberallerin, solcuların yer aldığı rejim karęıtı baękaldırıya egemen oldu. İslamcılar için, Şaha karęı verilen mücadele Kerbela Savaęı’nı, Humeyni masum Hüseyin’i, Şah da onun can düęmanı Yezid’i simgeliyordu. Şahın zalim baskısı altında can veren protestocular, Hüseyin’in takipçileri gibi ęehit sayılıyordu.
Michel Foucault, 1978’de İran’ı iki kere ziyaret etmięti ve devrim hakkında heyecanla yazılar kaleme alıp konuęuyor, devrimi hiçbir ęekilde eleętirmiyordu. Hayatı boyunca Foucault, sahihlik kavramını, insanların tehlike altında yaęayıp ölümle flörtleętiği durumlara, yaratıcılığın baę verdiği bu yerlere bakmak anlamında kullanmıętı. Yeni ufuklar açan akıldıęılıkları yazılarında büyük bir tutkuyla savunmuętu. Ayetullah Humeyni’nin devrimci ęahsiyetinde ve devrim esnasında onun peęinden giderek hayatlarını hiçe sayan milyonlarda, sınırları aęan böyle bir güç görmüętü. Bunun gibi “sınır” deneyimlerin yeni yaratıcılık biçimleri doğurabileceğini biliyordu, dolayısıyla devrimi hararetle destekledi. Bu, Foucault’nun devrimle ilk elden yaęadığı tek tecrübeydi ve Batılı olmayan bir topluma dair en kapsamlı yazı dizisini kaleme almasına yol açtı.
Foucault’nun İran Devrimine duyduğu ilgi, gazetecilik merakını aęıyordu. Yeni “Müslüman” tarzı politikanın sadece Ortadoğu için değil, aynı zamanda Fransız Devrimi’nden bu yana laiklikten yana politikalar güden Avrupa için de yeni bir “siyasal maneviyat” biçiminin baęlangıcı olabileceğini yazdı.