Bilinci ve yüreğiyle değil de önyargılarıyla adımladığı bir yolda nereye gittiğini bilmeden ilerliyor bugünün insanı. Çokluk kayboluyor.
Halil`in şiirlerini okuduktan sonra en çok bunları düşündüm. "Uslu olma"yı kabul etmeyen dokunaklı isyanını...
Her yanıyla samimi, yaşanılası bir geleceğe dönük ve özgür dizeler...Gücünü, doğrudan eklendiği yaşamdan alan; ondan beslenen, onunla büyüyen dizeler: Vücadanını yitirmeyenlerin yüreğini kuşatan gerçek dizeler...
Bir kitabın sonsözünü yazmak, çokluk hoşlanmadığım bir durum. Ama doğrunun bir parçası olmak, ona küçük de olsa bir katkı sunmak, Halil`in şiirlerini okuyunca bir zorunluluğa dönüştü.
İnsanı odağa almayan bir yapıtın kalıcı olabileceğini düşünmüyorum. İnsanın açmazına, dahası bu açmaz üstünde kurulan hegemonya direnç geliştirmeyen bir estetik tavır; ne yazık ki bir tür körlük yaratır.
Halil bunların farkında... Samimi bir dille kuruyor şiirini. Soğuk bir perdenin ardından değil, gözyaşından, sokaktan eğiliyor gerçeğe. Turgut Uyar`ın bir dizesini hatırlatıyor: "Sevgisizlikle birlikte, yanlışlığın hükmü başlar."
Sanırım onun dizelerinde doğrunun hükmü egemen... Satır aralarından yankılanan sevgi bunun kanıtı.
- Taner Gülen