19. Asrın son çeyreğinden itibaren, yaklaşık olarak on asırdır devam eden istikrarlı İslami hayat hakkında, bir takım şüpheler oluşturulmaya çalışılmış, Müslümanların bazı milletlere göre terakki edemediği iddia edilerek, bunun faturası adeta mezheplere dayalı İslam anlayışına kesilmiştir. Bu gayretlerin, Avrupa’nın, İslam coğrafyasının çeşitli hazinelerini keşfetmesinden ve sanayi devriminden sonra ortaya çıkan ham madde ihtiyacını karşılamak için Doğu’nun tabii kaynaklarına da göz dikmesinden hemen sonra ortaya çıkması, dikkat çekicidir.
Modernist din anlayışının tesiriyle, geçtiğimiz asırda yaşanan bu gelişmeler, Müslümanları klasik kaynaklarına bağlı kalarak yeni gelişen meselelere çare bulmaya zorlamıştır. Bu çerçevede, Osmanlı’nın son devrinde zarûret ve ihtiyaç halinde Hanefi mezhebinin dışında diğer üç mezhebin görüşlerinin telfik yapılmadan taklid edilerek fetva verilmesi resmen kabul edilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Elinizdeki çalışmada, geçtiğimiz asırdan itibaren derin tartışmaların yaşandığı fıkhi mezhepler hakkında, temel kaynaklara atıfta bulunularak yapılan açıklamaları göreceksiniz.