``... Behzad Usta ile oğlu Ferhad mimarbaşıyla Mehmene Banu`nun huzuruna çıkmışlardı. Köşkün nakış işlerini kimin yapacağını görmek istemişti sultan. Daha görür görmez gönül indirmişti Ferhad`a... Aklı, ruhu, gönlü kayıp gitmişti bir anda. Güneşi gece gören aşkın ateşini bilmez, hele aşk badesi içen sevmenin kalesine, sarp kayasına gitmeyi göze alamaz... O ister ki, felekler bahçesinin gülü ona açsın, yar kokusu ona gelsin, onda can bulsun cihanın bağı. Birlik aşktadır, aşığın maşukuyla buluşmasında. Aşk, kararlılıktır. Kendi olmak, kendinden geçmektir...``
Geçmişin düşleri, kültürümüzün zenginliği halk hikayeleri edebiyatımızın usta kalemleri tarafından çağdaş bir yorum ve dille yeniden anlatıyor.