İrlanda`nın yetiştirdiği en büyük yazarlardan, sayısız edebiyat ödülüne layık görülen William Trevor, son derece sıradanmış gibi başlayan bir olayı ustalıkla bir psikolojik gerilime evriltiyor. Üstelik gürültüsüz bir gerilim bu, "hava kesin bozacak" tedirginliğini elden bıraktırmayan, gözleri şüpheyle kıstıran cinsten.
Küçük bir kasabada yaşayan Felicia`nın başından onu bulutlara çıkaran bir gönül macerası geçer. İngiltere`den memleketine kısa süreliğine gelmiş Johnny, işsizlikten bunaldığı, ailesiyle kıt kanaat geçinmeye çalıştığı o kara ama tekdüze günlerinde genç kadına nefes aldırır. Johnny yeniden çalışmaya döndüğünde ise Felicia, çok basit bir ayrıntıyı atladıklarını fark e der; arkasında bir adres bırakmamıştır. Ancak Felicia`nın ona kesinlikle ve hemen ulaşması gerekmektedir, nedeni mâlumdur.
Sevgilisinin izini sürmek için sürüklendiği ama onu insan ruhunun en tekinsiz yanlarıyla yüz yüze getirecek yolculuğu işte bu noktada başlar. Umut yerini çaresizliğe, gelecek düşleri ahlaki sorgulamalara, alınan kararlar pişmanlıklara dönüşürken "İrlandalı kız" kendini bambaşka bir hikâyenin içinde bulur. Travmalara, öfkeyle çarpıklaşan zihinlere, kadınlara ve nihayet yalnızlığa dair ürkütücü bir hikâyenin içinde.
Atom Egoyan tarafından sinemaya da uyarlanan Felicia`nın Yolculuğu, talihsiz karşılaşmalara, gözleri kör eden çaresizliğe ve burada yuvalanan karanlığa dair sarsıcı bir anlatı.