Tükendi
Stok Alarmı*Onur Gökşen’i samimi bir yazar olarak tanıyorum, belgesel niteliğinde, esprili ve kaygılı hikâyeleri var. Bunları okurken artistik çabasını çok güzel gizliyor, hatta bunu fark etmiyorsunuz bile. Benim kanaatim, bu en güzeli. ‘Ne güzel anlatmış, ne güzel yazmış’ı unutturacak kadar duygusal malzemesi olması, elbette şans değil. Buna uğraş denir. Uğraşıyor adam. Yani uğraşmış hep, arsada top oynarken de *N’oluyor lan burada?* diye uğraşmış. Başına gelen her şeyde uğraşmış, düşünmüş, biriktirmiş. Bence bu birikenleri cebe atıp gideceğine yazarak paylaşması, bu zanaata âşık oluşu okuyana ‘Oh be’ dedirtiyor. Kaplama nostalji ve kaba güncel eleştiriye mesafesi, huysuz ama yine de umutlu bakışı, hikâyelerini sevdiriyor.*
Cem Yılmaz
*Mert, Mert! Baksana televizyona çıkmışız!* 55 ekrandı televizyonumuz, şimdiki gibi her evde 155 ekran televizyon yoktu o zamanlar. Mert’le babam koşarak televizyonun yanına geldiler.
Ama kamera beni tam Mert’e kafa atarken çekmişti. Babam bunu gördü, *Orda da mı kavga ediyorsunuz, siz niye böylesiniz!* diye sinirlendi hemen. Babam da bir garipti, iki oğlu televizyona çıkmış, gurur duyacağı yerde azarlıyordu bir de.