Tükendi
Stok AlarmıNüzûl döneminde, i‘câzu’l-Kur’ân şeklinde bir isimlendirme yapılmamış olsa da tehaddî ayetleri ve Kur’ân’da çelişki olmadığını bildiren ayetlerle, i‘câzın maksadı olan Kur’ân’ın Allah kelâmı oluşu meselesi üzerinde oldukça durulmuştur. Kur’ân’ın ilk muhatapları onun sahip olduğu mucizevî özellikler karşısında hayranlıklarını gizleyememişlerdir. Onun bu özellikleri, daha sonraki dönemlerde i‘câzu’l-Kur’ân başlığı altında ele alınmış, bu konuda çok sayıda görüş beyan edilmiş ve pek çok eser meydana getirilmiştir. İ‘câzu’l-Kur’ân ilmi, Kur’ân’ın sahip olduğu üstün edebî özellikler ve muhtevasıyla, beşer sözü olmayıp ancak Allah kelâmı olabileceği konusuna odaklanır. Bu açıdan i‘cazu’l-Kur’ân, Kur’ân ilimleri arasında önemli bir yer işgal etmektedir. Fahruddîn er-Râzî (ö.606/1210), i‘câz konusuyla ilgili olarak önce Nihâyetu’l-Îcâz fî Dirâyeti’l-İ‘câz adında müstakil bir eser telif etmiş, daha sonra Mefâtîhu’l-Gayb tefsirinde bu konuyu detaylı bir şekilde işlemiştir. Başta i‘câzu’l-Kur’ân ilminin temel konuları olan tehaddî, muaraza ve sarfe konuları olmak üzere Kur’ân’ın fesâhat ve belâgat yönüyle i‘câzı, Kur’ân’ın nazım yönüyle i’câzı, ayrıca îcâz ve itnâb, temsîl ve teşbîh, muhtevasının kapsamlılığı, gaybî konular ihtiva etmesi gibi pek çok konu Râzî tarafından i‘câz bağlamında ele alınmıştır.